27 Ocak 2016 Çarşamba

Gezdim Gördüm: St. Petersburg 1

St. Petersburg Seyahati I

Evet, ben de artık Rusya sevengillerdenim. Dünyaları gezdim diyemem ama gittiğim ülkeler, şehirler arasında en çok etkilendiğim şehir hep Viyana'ydı. Tarihi, sanat eserleri, bakımı beni benden almıştı... Taa ki, St. Petersburg'u görene kadar. Artık bir numarada bu şehir var. Bir keresinde benim gibi minik insanların büyüklük takıntısına orantılı olarak herşey kocaman kocaman :) Bu bile tek başına sevme nedenim olabilir :D


Rusya ile diplomatik krizimiz malumunuz. Ama devletler arasında bu tarz sıkıntılar ara ara oluyor ne yazık ki ama ben çok uzun süreceğini sanmıyorum. Biz gittiğimizde yalnızca pasaport yeterliydi ama vizeyi tekrar zorunlu yaptılar. Umarım kriz bir an önce biter de siz de bu şehri görmeye gidebilirsiniz.Gitmenizi şiddetle önereceğim ilk şehirlerden olduğu için, bu yazıda sizlere Rusya'ya giderken ne yapmalısınız, ne yemeli, nereleri gezmelisiniz anlatacağım.

İlk olarak, giderken yanınızda bir miktar dolar götürmeniz gerekiyor çünkü Türkiye'de Rus parası yok. Ve onu da havaalanında uçaktan iner inmez change officede bozdurmanız gerekiyor. Şehir merkezinde de para bozdurabileceğiniz çok sayıda yer var ama buralarda dolandırılma ya da yüksek kurlardan bozdurulmaya maruz kalabilirsiniz. O yüzden az az değil 1 günlük hesap yaparak ona göre 2 ya da 3 seferde bozdurmanız en doğrusu. Uçak biletlerinin biraz pahalı olduğunu söyleyebilirim ama onun dışında kalma ve yeme-içme uygun. Türkiye'yle fiyatlar neredeyse aynı. Biz mümkün olduğunca kredi kartı kullanarak dolarımızı bozdurmamaya çalıştık. Ki kredi kartı da banka kartları da her yerde geçiyor (Budapeşte'de kredi kartı hiç bir yerde geçmediği için kredi kartı geçen bir mcdonaldsta hamburger yiyerek kahvaltı yapmak zorunda kalmıştım !) 

Şehirde ulaşım için metroyu kullanabilirsiniz. Gördüğünüz üzere, oldukça gelişmiş bir metro sistemleri var :) Gişelerden jeton alarak metroya binebiliyorsunuz. Ancak uyarmalıyım. Metrolar gerçekten çok hızlı (insanlar da öyle) Ağır ağır yürüyüp yolu tıkar, aheste aheste metroya binmeye çalışırsanız, üzgünüm bizimla değilsınız :p Tipik bir Türk olarak metronun merdiven yüksekliğini hesapladık ve en az 70 metre olduğunu gördük :D Metro gibi metro işte :) Ama foto alamadık malum Ruslar sertlikleriyle biliniyor ki her yerde fotoğraf almanın yasak olduğu yazıyordu.

Uçuş ve ulaşım tamamsa gelelim konaklamaya :) Neredeyse adım başı otel var şehirde. Ama merkeze yaklaştıkça fiyatlar da uçuyor. Biz hem merkezde kalıp hem uygun fiyatlı olsun diye apartman dairesi kiraladık. O kadar şehir merkezindeydi ki bir sokak arkamızda Kışlık Saray vardı :) Merkezde oturmanın bir diğer avantajı market,  alışveriş yerleri, turistik mekanlar gibi birçok yere vasıtayla değil yürüyerek gidebiliyorsunuz. Bu yüzden otel değil ev kiralamayı öneriyorum. Evi birçoğunuzun bildiği ve benim için son derece güvenilir olan booking 'den kiraladık. Kiraladığımız evde iki banyo, iki yatak odası, salon ve mutfak vardı. Biraz daha standartlarınızı düşürürseniz daha ucuzunu da bulursunuz, biz aile başı 5 gece için 800 TL verdik. Yani kişi başı 400 TL. Ve fotoğraflarda neyse o olan bir evle karşılaştık.

Yemek konusunda hepimizin bazı takıntıları olabiliyor ama biz hiç sıkıntı yaşamadık. Türk mutfağına çok yakın yiyecekler var menülerde. Çok sorun yaşarsanız da adım başı fastfood zincirleri orada da var :) Size ilk önereceğim restoran ARKA adlı mekan. Bistro-Restoran konseptiyle işletiliyor ve Petersburg'un en lüks sokaklarından birinde yer alıyor. Fiyatları normalin biraz üstünde ama Türkiye'de aynı paralarla BigChefs'te falan yemek yersiniz. Çok da uçuk değil anlayacağınız. 


Biz orada bu muhteşem et yemeğini ve yanında birer adet de içecek tercih ettik. Kişi başı yaklaşık 50 TLye denk geldi. En kısa sürede bu yemeği yapmayı deneyeceğim. Sunumu da tadı çok başarılıydı. Yemeğin adı BöfStroganof'tu yani BeefSttroganoff. Adından da anlaşılacağı üzere dana etiyle yapılıyor. Geleneksel Rus yemeği olduğu için tatmadan gelmeyin derim :)

Bizi dünyanın neresine götürseniz götürün biz makarna yeriz arkadaş :) Orada da şahane bi İtalyan restoranı bulduk. Italy Bottega.  Fiyatları uygun ama lezzetleri inanılmaz. Allahım yine olsa da yine yesem :( Özellike Bruschettalar hiç deforme edilmeden gerçek İtalyan tarifiyle hazırlanmıştı.


Rusya'ya gidip de niye başka milletlerin mutfağını tercih ettiniz derseniz biz de bilmiyoruz ama bir sonraki tercihimiz O'Holligans oldu. Tipik bir Irish Pub, İrlanda mutfağının geleneksel fish&chips ve kızarmış mantıları yüzünden mide spazmı geçirdiğimiz doğrudur :D Mekanda oraya ziyarete gelenlerin bıraktığı futbol takımı atkıları var. Türkiye'den de Trabzonspor atkısı bırakılmış, üzerinde Bize Her Yer Trabzon yazılı :) Bizim atkımız yoktu ama bir diğer gelenek olan kendi ülkenin parasını barın arkasındaki duvara asarak hatıra bırakma seremonisini gerçekleştirdik. Biz dediğime bakmayın Elçin kuzum akıl etti ve bi 5 TL bıraktı :)

 

Ama gelelim göz bebeğimiz, gidip de uğramadan dönerseniz çok kızacağımız Singer Cafe :) Adını bulunduğu Singer Binasından alan şehrin simgelerinden olan bir yer. İki katlı bir kitapçının içinde son derece sofistike bir mekan. Bir kitapçının içinde yer aldığından mıdır bizim bilmediğimiz bir nedenden midir bilinmez son derece şık ve entelektüel insanların bir şeyler yiyip içtiği bir mekandı. Ama en önemlisi muhteşem manzarası, ünlü caddemiz Nevsky Prospekt ve Kazan Katedrali manzarasıyla bizi bizden aldı :) Yalnız uyarayım buranın fiyatları çok az yüksek. Biz bir kere kahvaltı bir kerede çay molası verdik. Elmalı turtaları çok lezzetliydi mutlaka deneyin :)



Bunun dışında da birçok kafe, restoran terciih ettik ama en iyileri bunlardı :) Ben hem lezzet olarak hem de fikirsel olarak av hayvanı yemiyorum. Ama Rus mutfağının önemli bir kısmını av yemekleri oluşturuyor. Gitmişken deneyim derim :) ,



Peki yemek içmek dışında ne yapılır nerelere gidilir derseniz cevabı ikinci yazımda :) Hiç bir yere gitmeseniz bile şehri sokak sokak gezmekten korkmayın. Her köşe başında sanatsal mimarili binalar, güzel restoranlar, turistik mekanlar, şarkı söyleyen gençler hiç birini istemezseniz de sayısız su kanalı var :) Öyle ki şehirde 400den fazla köprü bulunuyor. Tıpkı Venedik gibi bol kanallı romantik bir şehir. Onun dışında sokak lambalarından kapılara herşey çok çooook büyük ve şık. Vitrinler bile tiyatro sahnesi gibi :) Bu da maketlerin hareket ettiği bir cafe/pastane vitrini :)


İkinci yazıda görüşmek üzere...


2 yorum:

  1. Ayy benim tatlı kardeşim çıktı karşıma hihihiii :))) gülhancım fotolar küçük koyma büyük olursa daha güzel olur öptümmmm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok uzun göründü gözüme ondan küçük tercih etmiştim hemen düzelteceğim :)

      Sil